Herkese Merhabalar
Geçtiğimiz ay Bursa'ya eşimin rahatsız olan teyzesini ziyaret etmek üzere yola çıkmıştık. Daha önce bir belgeselde izlediğim Gölyazı'nın yakınlarda olduğunu görünce uğramadan edemedik. Zamanımız
çok kısıtlıydı ve hava çok soğuktu. Ama yakın zamanlar da yeniden gideceğiz diye düşünüyorum.
Gölyazı Bursa'ya bağlı Uluabat gölü kenarına kurulmuş bir balıkçı köyü. Göl kenarında kurulduğu için de zaten doğal bir güzelliğe sahip. Yerel halkın genel geçim kaynağı balıkçılık. Bayanlarda eşleriyle birlikte balığa çıkıyor. Hatta eşini kaybetmiş bir bayan eşinden kalan teknesiyle balıkçılık yapıp çoçuklarını büyütmüş. Bunu duyduğum da o bayanla nasıl gurur duydum anlatamam.
Gölyazı'da ayrıca yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan kocaman asırlık bir çınar ağacı var. İsmi ''Ağlayan Çınar'' .. Çokta duygusal bir hikayesi var.
Adını gövdesinden akan suyundan alan çınarın efsanesi, eski
adıyla Apolyont şimdiki adıyla Gölyazı’da yüzyıllar önce Rumlar ve Türkler
birlikte yaşadığı yıllara dayanıyor.
Çınarın arkalarından gözyaşı döktüğü aşıklar, yakışıklı Türk
genci Mehmet ve güzeller güzeli Rum kızı Eleni bu barış dolu ortamda,
çocukluklarından itibaren hiç ayrılmadan büyüdüler. Ancak bu iki millet
arasında başlayan düşmanlık aralarına girdi. Rum köyleri boşaltıldı ve burada
bulunan Rumlar ile Selanik’te bulunan Türklerin yer değiştirmesine karar
verildi.
Mehmet, Göç için yola çıkan Rumlar arasında sevgilisi
Eleni’nin de olduğunu öğrenince kendini yollara vurdu ve onu aramaya başladı.
Eleni’nin ağabeyi Yorgi, Mehmet’in yolunu kesip artık kardeşliğin bittiğini,
sonsuza kadar sürecek bir düşmanlığın başladığını söyleyerek, Eleni’ye
ulaşmasına engel olmak istedi. Mehmet sözünden dönmeyi, aşkından vazgeçmeyi
kabul etmedi. Bir anlık öfkesine yenilen Yorgi, Mehmet’i öldürerek kanlar
içinde olduğu yerde bıraktı. Mehmet son gücünü, Eleni’siyle gizli gizli
buluştuğu çınara varmak için kullandı ve çınarın oyuğuna sevgilisi için bir not
yazdı. Kanıyla yazdığı notta “Canım sevdiğim, sonsuza dek seni burada
bekleyeceğim” diyordu. Eleni olanlardan habersiz konvoyda ailesiyle birlikte
ilerlerken, sırdaşı Penelopi’den olanları öğrendi. Konvoydan ayrılıp Mehmet’i
bulmak için ilk aklına gelen yer olan çınarın yanına gitti. Mehmet’in ölü
bedenine son kez sarıldı, notunu okudu ve gizli buluşma yerleri, aşklarını
şahidi olan bu çınarın altında canına kıydı. Çınara ise onların hikâyesini
geleceğe taşımak ve sonsuza dek onlar için gözyaşı dökmek kalmıştı.
Yazının başında da bahsettiğim gibi çok kısa zamanda ziyaret ettiğimiz için uzun uzun keşif yapma fırsatım olmadı ama çok sevdiğim kahve saatimi '' Faik bey Konağında yaptım..Uluabat Gölü karşısında kahvemi yudumlarken huzur bulmamak elde değil. Ayrıca Faik bey konağında kahvaltı ve Uluabat gölünden çıkan balıklardan oluşan güzel menüleri var. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim.
Biz av yasağı olmadığı bir dönemde balıkçılık için yeniden gideceğiz. Çünkü eşim olta gönüllüsü ve en büyük isteklerinden biri de Uluabat Gölünde Turna balığı avlamak 😊
Benim anlatacaklarım bu kadar.
Kısacık ama çok keyifli bir gezi oldu.
Gezmekten,görmekten ve yeni yerler listeme eklediğim için çok mutluyum
Yeniden görüşmek üzere Gölyazı...
Beni instagram hesabımdan takip etmek isterseniz
💛💜
Sevgiler Ayda'dan